Eğitimci - Yazar Abdulbaki Murat: KUŞLAR NEREYE KONACAK BABA!

Eğitimci - Yazar Abdulbaki Murat: KUŞLAR NEREYE KONACAK BABA!

Eğitimci - Yazar Abdulbaki Murat: KUŞLAR NEREYE KONACAK BABA!

KUŞLAR NEREYE KONACAK BABA!

Bir öğrenci velisinin çocuğu ile alakalı yaşadıkları ders olabilecek türden. Ben dinledim hak verdim isterseniz siz de okuyun ve değerlendirin:

?Minik yavru sık sık saçlarını asılmakta, nadiren saçlarını ağzına alarak yemeye bile yeltenmektedir. Bazen ellerini ağzına götürüyor ve tırnaklarını dişliyor. Bu sebeple çocuğun tırnakları deforme olmuş durumda. Zamanının çoğunu TV karşısında geçiriyor, asabi tutumları var, cep telefonu ve bilgisayarlarla oynamayı seviyor hatta onlardan ayrı kalamıyor; belki de bağımlıdır.?

Evine adım atar atmaz mini bilgisayarı açması ya da TV başına geçmeye çalışması bir tür bağımlılık emaresi olabilir mi?

Anne gözlem yapıyor, çocuğunun bu halinin bir hastalığın habercisi olabileceğine inanarak mutlaka bir pedagog tarafından değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor ancak önce okulun rehber öğretmeniyle irtibat kurmayı deniyor. Rehber öğretmenin açıklamaları anneyi fazla tatmin etmiyor ve bir uzmandan randevu alarak hastanenin yolunu tutuyor.

Çocuğun anne ve babası muayene saati gelince doktorun odasına girerek kayıt işlemlerini yaptırıyorlar ve ardından anne, doktora çocukları hakkında bilgi veriyor:

-Tırnaklarımızı yiyoruz, saçlarımızı çekiyoruz ve bazen de hırçınlık yapıyoruz?

Doktor çocuğu şöyle bir süzüyor, göz göze geliyorlar afacanla. Çakmak çakmak gözleri ile doktora bakan bu minik yavru heyecanlı bir şekilde doktorun karşısında oturuyor. Pedagog, ebeveynlerin göremediği ayrıntıları görerek konuşur ve daha çok konuşturur bu anlamda babanın görüşlerinden başlamak gerek diye düşünüyor olmalı ki, babaya dönerek ?sizce ne sorun vardır bu çocukta?? diye soruyor.

Baba, görmüş geçirmiş ve özgüveni de yerindedir. Doktorun kendisine söz vermesini fırsat bilircesine başlıyor anlatmaya:

-Doktorum çocukta bir şey yok bence,  sorun belediyelerde, yetkililerde!

Doktor bir şey anlamadığını jest ve mimiklerine yansıtarak şaşırma ifadesine bürünse de baba devam ediyor:

-Doktor Bey, eskiden bizler arkadaşlarımızla doyasıya zaman geçirirdik; kumda, çayırda, bayırda... Ağaca çıkar, sağa sola taş atar, kovalamaç ve saklambaç oynardık. O kadar çok oynardık ki ne tırnak yemek ne de saçımızı çekmek aklımıza gelirdi. Bilgisayarın adını bilmez, TV? yi arada sırada izlerdik.

-Toprakla hemhal olurduk sık sık enerjimizi toprağa atardık. Uçsuz bucaksız arazilerde akşama kadar top oynar, koşardık, acıkırdık, susardık ve öyle bir yorulurduk ki eve geldiğimizde yemeğimizi yer yemez derin bir uykuya dalardık.

Doktor ummadığı şekilde aldığı bu cevaplar karşısında şaşırmış olmakla beraber memnun olduğunu belli eden bir vaziyet almıştı. Şöyle bir rahatlayıp koltuğuna yaslandıktan sonra ?o halde çözüm ne?? diye soruverdi.

Baba sanki bu suali bekliyormuş gibi ?çözüm belediye başkanlarında ve devlet yetkililerinde hocam!? diyerek sesini yükselterek devam etti:

-Günümüzde başkanlar belediyecilik anlamında hizmet ediyorlar ancak ne yazık ki bu çocuklar düşünülmüyor. Yol, temizlik, açılış, bina derken sıra bir türlü bu miniklere gelmiyor. Bakın bakalım hangi mahallede kaç park var? Çocuklar oynayamıyorlar, enerjilerini atamıyorlar ki? Sokaklar sıkış sıkış, araçlar peş peşe, ne bir park, ne bir ağaç ve ne de oynamak için bir alan mevcut?

-Bu çocuk geçenlerde oturduğumuz dairenin karşısında bulunan bir iki ağaçlı arsanın kepçeler tarafından kazılması üzerine ?baba, kuşlar bundan sonra nereye konacaklar ve nerede ötecekler? diye sormaz mı? Nutkum tutuldu Doktorum!

-Çözümlü fakat bir türlü cevap veremediğimiz sorular?

-Dışarıda; yapma, gitme, koşma, oynama; tehlike var?  

-İçeride; TV, internet, bilgisayar, oda ve duvar. Başka ne var söyler misiniz bu çocukların dünyasında?

-Bu çocuklar böyle mi özgüven sahibi olacaklar, bu şekilde mi zekaları gelişecek ve gelecekleri şekillenecek? Bırakın özgüveni hepsi de ruh hastası oluyorlar ve kimsenin umurunda bile değil!

Doktorun kafa sallayarak dinlemesi ve aynı fikirde olduğunu ima etmesinden de güç alan baba kesmeden devam etti, eşine bakarak:

-Gidelim Hatun! Biz yanlış yere geldik, biz aslında belediye başkanının yanına gidip çocuklarımız için oyun, eğlence, vakit geçirme yerleri talep etmeli idik. Her türlü imkanı elinde bulunduranlar biraz da bu çocukları ve geleceklerini düşünsünler?

Ummadığı cevapları alan doktor da hak vermişti babaya. Bir pedagog olarak küçük çocuğa bazı nasihatler edip ve Avrupa?da çocukların oynaması için yapılan devasa oyun ve zaman geçirme alanlarından bahsettikten sonra:

-Bakın ben Avrupa?dan yeni döndüm. Çocuğumun yalnız kalmaması ve arkadaşlık yapması için mecburen beş altı komşuyla irtibat kurmuştum.

-Kanaatim o ki siz buraya boşa gelmişsiniz, hastalığınızı da çaresini de çok iyi biliyorsunuz, benim sizlere ne anlatacak bir şeyim ne de yazacak bir ilacım var, ancak çocuklarınızın oynaması, arkadaş edinmesi için sizler de komşularla diyalog geliştirerek onların oynamasını, sosyalleşmesini sağlayarak faydalı bir iş yapmış olursunuz. Bu sayede komşuluk bağlarını da geliştirerek dost kazanırsınız, deyiverdi.

Çocuklarının sağlıklı olması sebebiyle mutlu olan ebeveynler, mevcut şartlar altında geleceğimizi emanet edeceğimiz çocukların en doğal hakları olan ?oynayabilme? imkanlarının kısıtlı olması sebebiyle düşünceli ve endişeli bir şekilde evlerinin yolunu tuttular.

ÖĞRETMENLERE DEV KAMPANYA. Detaylı bilgi için yandaki linki tıklayın. https://www.egitimmateryalleri.net/

 




Ahmet Ünal Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ülkemizi...

Lütfi Banat İlkokulunda yürütülen proje bu yıl eTw...

Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğün`den Kül...

Öğrenci, öğretmen ve çalışanları, sokağa çıkma kıs...

Türkiye?nin En Büyük Deneme Sınav Platformu

ÇOCUKLARA YAZMAYI SEVDİREN DEFTER

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ ARZU KILIÇ: ÇOCUKLARDA TEKNO...