İLYAS TEKİN: ŞEFAAT

İLYAS TEKİN: ŞEFAAT

İLYAS TEKİN: ŞEFAAT

  Şefaati yanlış anlayınca inkâr ediyorlar.          Deniliyor ki:          " Bir yargıç birisini cezaevine koysa, başka bir yargıç çıkarsa, hangisi güçlü olur? Koyan mı, çıkaran mı? Allah birisini cehenneme koyacak, peygamber çıkaracak. (Hâşâ) hangisi güçlü? Allah mı daha merhametli, Peygamber mı?.."         Şefaati torpil gibi düşünen ve hatta şirk görenler bile var!..         Böyle bir şey olmaz, asla doğru değildir.         Bir kere ne Peygamber böyle bir şeye tevessül eder ve ne de böyle birisini yüce Allah (cc) Peygamber seçer! Asla mümkün değil. Çünkü orada ilâhî adalet tecelli eder. Şefaati hak edenlere, layık olanlara izni verilir.        Ne O`nun razı olmadığı insanlara kimse şefaat eder ve ne de yüce Allah (cc) onlara şefaat edecek kimseye izin verir... Cehenneme koyan da çıkaran da Hz. Allah (cc)`tır. Cehennemden önce şefaate layık olup olmadığını Hz. Allah (cc) bilir...       Elbetteki Hz. Allah (cc), isteseydi, şefaate ihtiyaç olmadan da layık olanları affederek cennetine koyabilirdi. Ama O, peygamberlerine ve sevdiği kullarına, sadakatlerinden ve imtihanı kazanmalarından dolayı böyle bir izin ve yetki verir. Esas yetki ise kendisindedir.       Kaldı ki bir mahkemenin verdiği kararı bir üst mahkeme bozabilir. Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi gibi. Benzetme hiç uygun değil...        Şefaat, ahirette peygamberlerin ve kendilerine Allah (cc) tarafından izin verilen kimselerin müminlerin bağışlanması için niyazda bulunmalarıdır.        Hadisi şerifte başta Resülüllah (sa) Efendimiz olmak üzere bütün peygamberler,  melekler, Allah (cc) katında yüksek dereceler elde eden salih (iyi) kullar müminlere şefaat edeceklerdir. (1)  Peygamberler, melekler, sahabiler, âlimler, veliler, sıddıklar (çok dürüst olanlar), salihler, şehitler, çocuklar, takva sahibi olanlar ile Kur`an-i Kerim, dua ve oruç gibi ibadetler.        Dereceleri farklıdır. Derecesi en yüksek olan Resülüllah Efendimiz, en büyük şefaat yetkisine sahip olacaktır. (Makamı Mahmûd - Şefaat-ı Uzmâ - büyük şefaat)        Geçmişte Hariciler ve  Mutezile mezhebi de şefaati inkâr etmişti. Ama Ehli sünnete göre şefaat haktır ve ahirette gerçekleşecektir.      Hz. Allah (cc)`in izni olmadan bir kimsenin şefaat etmesi mümkün olmadığı gibi, O`nun razı olmadığı birisine şefaatte bulunulması da söz konusu değildir.      Her şeyi yerli yerine oturtmak lazım. Temeli sakat olunca bina hepten sakat olur.     Elbetteki "Şefaatin tamamı Hz. Allah (cc)`a aittir." (2) Bu çok açık, hiç şüphe yok.     Şefaat kelimesi Kur`an-ı Kerim`de 13 yerde "şefaat" olarak, türevleriyle birlikte 31 âyeti kerimede geçmektedir. Bunları bir bütün olarak ele aldığımızda olumsuz anlatımlarla başlayan âyetlerin bazılarında istisnalar yapılmak suretiyle O`nun izni ve rızasına bağlı olarak hakkı benimseyenlere şefaat izni verileceği anlatılmaktadır.        "Allah`ı bırakıp da taptıkları putlar, şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır." (3)      Bazı âyetlerde şefaatten mahrum olanların ana vasfı olarak inkâr, şirk, zulüm (4), âhireti inkâr ve buna sürükleyen davranışlar arasında namaz kılmama, fakiri doyurmama, bâtıla dalanlarla beraber olup aynı davranışı sergileme (5) gibi hususlar zikredilir.        "Onlara şefaatçıların şefaati fayda vermez." (6)        Şefaati inkâr edenlerin görüşlerini dayandırdığı âyetler, müşrikler, inanmayanlar ve putperestlere, taptıkları sahte ilahların ve putların şefaat edemeyeceği ile ilgilidir. Bu da çok açık!..        İslam âlimlerinin büyük çoğunluğu ahirette şefaatin müslümanlar için vuku bulacağı ve inanmayanları kapsamadığı hususunda  ittifak etmişlerdir.        "Kur`an`a dönelim." diyorlar ya! İşte âyetler:        Her namazdan sonra okuduğumuz Âyetül-Kürsî`de şöyle buyurulur:       "O`nun izni olmadan kim şefaat edebilir." (7)        Hemen arkasından şu cümle geliyor:      "Onların önlerinde ve arkalarında olanları O bilir." Yani içini, dışını, geçmişi, geleceği, gizliyi, açığı, olmuşu, olacağı, görüleni, görülmeyeni ancak O bilir ve ona göre değerlendirir.        "O`nun izni olmadan hiç kimse şefaatçi olamaz." (8)        "O gün, Rahman (Allah)`in izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez." (9)        "Allah`ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez." (10)         "Rahman nezdinde söz ve izin alandan başkalarının şefaate güçleri yetmez." (11)         "Göklerde nice melek (ler) vardır ki, onların şefaati, Allah`ın razı olduğu ve dilediği için izin verdiği kimse dışında, bir işe yaramaz." (12)         Bütün bu âyetler, şefaatin hak olduğunu açıkça ifade eder.        O`nun izni olmadan hiç kimse şefaat edemez; ancak O`nun izin verdikleri şefaat eder. Kime?  Cevabı şu âyette:         "Onlar Allah`ın rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar Allah korkusundan titrerler!" (13)         Demek ki 2 şart var:        1-  Hz. Allah (cc)`in izni, O`nun izin verdiği kimseler.         2-  Bunlar herkese değil, sadece O`nun razı olduğu insanlara şefaat edebilir.       Şefaatin hak olduğuna dair pek çok hadisi şerif var.       "Benim şefaatim, ümmetimden büyük günah işleyenler içindir." (14)        Resulullah Efendimizin, Hz. Allah (cc)`in özellikle bir duasını mutlaka kabul edeceğine dair her peygambere tanıdığı hakkı, dünyada kullanmadığı, şefaat etmek maksadıyla bunu ahirete bıraktığı ve Allah (cc)`a ortak koşmamak şartıyla büyük günah işleyen müminlerin bundan yararlanacağı hadisi şerifte ifade edilmiştir. (15)      Dolayısıyla Hz. Allah (cc) razı olduğu insanlara şefaat etmesi için peygamberlerine ve salih kullarına izin verirse, inkâr edenlere ne oluyor? Size ne? O izin verirse olur, vermezse olmaz. Şirkle ne ilgisi var? Ama ilgili âyeti kerime ve hadisi şeriflerden izin vereceği  anlaşılıyor. İnsanları şüpheye düşürmeye, itikadlarını bozmaya ne gerek var!..      Ancak şüphesiz ki şefaate güvenip tembellik yapanlar ve kul hakkı yiyenler şefaatten yararlanamazlar. Şefaat insanları tembelliğe sevk etmemelidir. Aksine şefaatten de yararlanmak için insanlar daha çok çalışmalıdır. Hele hele kul hakkını  Hz. Allah (cc) affetmez, onu ancak hak sahibi affeder. Onun için en tehlikeli günah kul hakkıdır.      Kul hakkı dünyada halledilirse, ne âlâ! Yok eğer ahirete kalırsa, orada herkes hakkını mutlaka alacaktır. İşte inanmayanlar ve kötüler için şefaat yoktur. Ama O`nun razı olduğu kullar için şefaat vardır.    1-   Buhârî, Tevhîd, 24; Müslim, İman, 302;  Ebû Dâvûd, Cihad, 28; Dârimî, Fezâilü`l-Kur`an, 1    2-  Zümer süresi /39, âyet: 44    3-  Zuhruf süresi /43, âyet: 86    4-  Mü`min süresi /40, âyet: 18    5-  Müddessir süres /74, âyet: 41-48    6-  Müddessir süresi /74, âyet: 48. Ayrıca Bk: En`âm /6, âyet: 51; Şuarâ /26, âyet: 100    7-  Bakara süresi /2, âyet: 255    8- Yunus süresi/ 10, âyet: 3    9-  Tâhâ süresi /20, âyet: 109   10-  Sebe` süresi/34, âyet: 23    11-  Meryem süresi /19, âyet: 87    12-  Necm süresi/53, âye: 26    13-  Enbiya süres /21, âyet: 28    14- Ebú Dâvûd, Sünnet, 21; Tirmizî, Kıyamet, 11; İbni Mâce, Zühd, 37    15- Buhârî, Tevhid, 31; Müslim, İman, 338-345


Ahmet Ünal Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ülkemizi...

Lütfi Banat İlkokulunda yürütülen proje bu yıl eTw...

Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğün`den Kül...

Öğrenci, öğretmen ve çalışanları, sokağa çıkma kıs...

Türkiye?nin En Büyük Deneme Sınav Platformu

ÇOCUKLARA YAZMAYI SEVDİREN DEFTER

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ ARZU KILIÇ: ÇOCUKLARDA TEKNO...