.jpg)
Aşırılıklardan, ifrat - tefritten, zikzaklardan, çelişkilerden kurtulmanın çaresi orta yolu bulmaktır.
Orta yoldan sapma olunca
ifrat - tefrit denilen aşırılıklar meydana gelir.
Bakıyorsunuz, bazıları öve öve yere göğe sığdıramadığı insanları daha sonra yerin dibine indiriyorlar...
İfrat haddi aşma, çok ileri gitme, aşırıya kaçma;
tefrit ise onun zıddı olarak çok geri kalmadır. Her ikisi de yanlıştır, zararlıdır, tehlikelidir.
Genelde ifratın sonu tefrit, tefritin sonu da ifrat olur.
İkisinin ortası denge, ölçü, adalet ve orta yoldur.
Öğrencilik yıllarımdan itibaren bu konu dikkatimi çekmiş ve her zaman orta yolu, dengeli ve ölçülü olmayı tercih etmişimdir.
Nitekim
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalında hazırladığım yüksek lisans tezi de "
Din Eğitimi Açısından Adalet Kavramı", yani denge, ölçü ve orta yol üzerinedir.
Konuyu incelerken;
Adl ve aynı kökten gelen
Adalet (bir şeyi yerli yerine koymak),
İtidal (kemmiyet ve keyfiyette orta yol),
İstikamet ( dosdoğru olmak),
İhsan (güzel olmak),
Kıst (adalet),
Kıstas (büyük terazi, ölçü, kriter)
Vasat (orta yol),
İfrat (haddi aşma, ölçüyü kaçırma),
Tefrit (normal ölçünün altına kalma) gibi kavramlar üzerinde durmak gerekir. Ama yerimiz müsait değil. Fakat sadece
Adl - Adalet kelimesi bile konunun önemini anlatmaya yeter.
Adl :"Hak ile hükmetmektir." (1); "
insaf etmektir. İnsaf da, kişiye hakkını vermek, veya hakkı olanı almaktır." Başka bir ifade ile "
kişinin lehinde ve aleyhinde olanı vermektir." (2)
Merhum
Ömer Nasuhi Bilmen, Adl kerimesini şöyle açıklar:
"
Adl: Adalet, doğruluk, insaf, istikamet, herkesin hakkına riayet, zulmün zıddı, içtimaî varlığın ruhu adalettir. Adaletten mahrum kalan bir cemiyet ölüme mahkümdür."(3)
İşte onun içindir ki önemine binaen "
Adl ve İhsan"in beraber emredildiği âyeti kerime (4), her Cuma günü hutbenin sonunda okunmaktadır.
Aslında hem din ve hem de dünya işlerinde ve kainatta var olan her şeyde bir ölçü ve denge vardır. Din de dünya da bir ölçü ve denge üzerindedir.
Mesela, şöyle aynanın karşısına geçip vücudumuza bakarsak, her şeyin yerli yerine konulduğunu görürüz. Kimse diyemez ki şurası şurda olsaydı, daha iyi olurdu...
Ölçülü ve dengeli olma, orta yol her şeyde ve her zaman iyidir, faydalıdır. Yemede, içmede, uyumada, çalışmada, konuşmada, sevgide, nefrette, övmede, yermede vs... Hepsinde ifrat da tefrit de yanlış ve zararlıdır. Ama ortasını bulup ölçülü ve dengeli olursa, insanlar rahat eder, sağlıklı ve huzurlu olur.
İnsanlar aşırı derecede sevdiklerini o gözlükle baktıkları için aşırı derecede överler; veya aşırı derecede nefret ettiklerini o derece kötülerler.
Halbuki gün gelir birbirinin yüzüne bakamaz hale gelirler.
Ön yargılardan kurtulup akıl ve mantığımızı kullanabilsek, olaylara objektif bakabilsek, düşünebilsek bu tür çelişkilerden kurtulacağız.
Kur`an-ı Kerim`de dikkat çeken bir âyeti kerimede şöyle buyurulur:
"
İşte böylece sizin insanlığa şahit olmanız ve Resül`ün de size şahit olması için sizi orta ümmet kıldık." (5)
Biz nasıl orta ümmet oluyoruz?
Normalde son ümmet olmamız gerekmez mı?
Çünkü en son Peygamber`in ümmetiyiz.
Peki neden "
orta ümmet"
Sebebi, dünyaya geliş itibariyle ortada veya sonda olmak değil; "
din ve dünya konusunda her türlü aşırılıklardan uzak, akıllı, itidalli, adaletli, ölçülü ve dengeli, orta yolu izleyen ümmet" olmamız gerektiğidir.
Çünkü "
şahit" kelimesi "
örnek" ve "
delil" anlamında kullanıldığından,
örnek ümmet, güzel ahlâk ve yaşayışıyla bütün insanlığa örnek bir nesil! Başkalarını taklit yerine, örnek alınan, pasif ve alıcı değil; aktif ve verici bir dereceye yükselme tavsiye ediliyor.
Dimimizde şöyle bir prensip vardır.
"
İşlerin en hayırlısı ortasıdır."
Kütübi Sitte (6 sahih hadis kitabı)`de yer almamakla beraber bazı kaynaklarda hadisi şerif olarak yer almaktadır. (6)
Nitekim
Celaleddin Abdurrahman es-Suyûtî`nin "
el-İtkan fi Ulûmi`l-Kur`an" adlı eserinde kaydettiğine göre
el-Maverdî der ki:
"
el-Hasan İbnü`l-Fasl`a soruldu: Sen Arap ve Acem mesellerini Kur`an-ı Kerim`den çıkarıyorsun. Öyle ise `işlerin en hayırlısı ortasıdır.` kuralı bu kitapta var midir?"
O da:
" Evet, dört yerde vardır." der ve onları anlatır. (7)
Demek ki "
İşlerin en hayırlısı ortasıdır." cümlesi gerek hadisi şerif ve gerekse önemli bir prensip olarak Kur`an-ı Kerim`e tamamen uygun düşmektedir.
Başka bir hadisi şerif ve prensip de:
"
Dostunu öyle sev ki (aşırıya kaçma), bir gün düşmanın olabilir;
Düşmanına da öyle kız ki (aşırıya kaçma) bir gün dostun olabilir." (8)
Zaten hayatın gerçeği de bu değil mi?..
Bu kadar güzel dinimiz varken nasıl oluyor da bu kadar aşırılıklar meydana geliyor?
Keşke insanlar özellikle sevgi ve nefrette ifrat ve tefritten uzak durabilse ve orta yolu izleyebilse! İşte ancak o zaman aşırılıklar, yanlışlar, çelişkiler, pişmanlıklar olmaz...
1- İbni Manzûr, lisanü`l-Arab, ||, 430
2- el-Mu`cemü`l-Veciz, s: 409
3- Ömer N. Bilmen, Dini Felsefi Ahlâk Lugatçesi, s:71
4- Nahl süresi/16, âyet: 90
5- Bakara süresi/2, âyet:143
6- Künûzü`l-Hakaik fi Hadisi Hayri`l-Halâİk, |, 124; Suyûtî, el-İtkan fi Ulûmi`l-Kur`an, ||, 168; Keşfü`l- Hafa, |, 39; Ömer N. Bilmen, Ashabı Kiram, s: 21
7- Suyûtî, el-İtkan fi Ulûmi`l-Kur`an, ||, 168; Din Eğitimi Açısından Adalet Kavramı adlı yüksek lisans tezimiz, s: 15-17
8- Tirmizî, Birr ve`s-Sıla, 60; Câmius-Sağîr, c: 1, s: 11; Beyhakî, Taberânî