İLYAS TEKİN: İSTİKLÂL MARŞI VE ÇANAKKALE ZAFERİ

İLYAS TEKİN: İSTİKLÂL MARŞI VE ÇANAKKALE ZAFERİ

İLYAS TEKİN: İSTİKLÂL MARŞI VE ÇANAKKALE ZAFERİ

    Mart ayı deyince iki önemli konu akla gelir.

        Biri 12 Mart 1921: İstiklâl Marşının Türkiye Büyük Millet Meclisi`nde kabulü. Diğeri 18 Mart 1915: Çanakkale Zaferi.

        252 bin şehit verdiğimiz Çanakkale Zaferi`nden sonra 23 Nisan 1920`de Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve İstiklâl Harbi başlamıştı. Çünkü ülkenin dört bir yanı işgal altındaydı. Yunan ordusu Ankara yakınlarına kadar yaklaşmıştı.

         Böyle bir zamanda 1920`de TBMM`de açılan yarışmaya 724 eser katılmış, komisyonca şiirler tek tek incelenip 6`ya indirilmişti.

       Bazı önemli kişilerin katıldığı yarışmaya Mehmet Âkif katılmamıştı. Çünkü 500 lira ödül konmuştu. O zaman 500 lira (500 altın) çok büyük para.  Milletvekilinin maaşı 8 altın.

        Mehmet Âkif`in paraya da çok ihtiyacı vardı. Çünkü başkalarından borç para alıyor ve sırtındaki palto bile bir arkadaşından borç alınmış. Bu durumda bile para ödülü konduğu için yarışmaya katılmamış...

       Zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver ve Âkif`in yakın arkadaşı Balikesir milletvekili Hasan Basri Çantay, ödül verilmeyeceği konusunda kendisini ikna ederek yarışmaya katılmasını sağlamışlar. O, yine de yarışma diye değil de "ben bir şiir yazar, size veririm." demiş.

       İlk mısraı  Hasan Basri Çantay`ın evinde tırnaklarıyla duvara:

       "Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak."

       diye yazmış ve devamını Tâcettin Dergâhı`nda 48 saatte tamamlayarak Mili Eğitim Bakanına vermiş.

       Mehmet Âkif`in o günkü şartlar altında büyük bir aşk, şevk, heyecan ve ümitle ilk kelimesi "Korkma!" diye başlaması, âdetâ sevgili Peygamberimizin hicret yolculuğu başlarken Ebû Bekir Sıddîk (ra) ile beraber üç gün kaldıkları mağarada onları öldürmek için mağaranın önüne kadar gelen müşrikleri görünce arkadaşına: "ÜzülmeKorkma, Allah bizimledir." (Tevbe süresi/9, âyet:40) buyurmasını hatırlatıyor.

       Her mısraı, çok derin manalar taşıyan ve her defasında okuyanları heyecanlandıran bu şiir, 12 Mart 1921`de zamanın Milli Eğitim Bakanı tarafından Meclis Kürsüsünde okunarak büyük alkışlar arasında kabul edilmişti...

       Ünlü Azerbaycan şâiri Bahtiyar Vahapzâde`nin dediği gibi:

       "Ben inanmirem ki, Âkif bu şiiri kendisi yazsın, herhalde birileri kulağına söylemiş, öyle yazmıştır."

        Sonunda Meclis karar aldığı için ödülü kendisine verirler. Ama Âkif beş kuruşuna bile dokunmadan tamamını yoksul  kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan "Dârulmesâi" ye bağışlamış.

       Paranın ve menfaatın bu kadar öne çıktığı zamanımızda Âkif`in bu davranışından alınacak çok ibretli ve önemli dersler olsa gerek!..

     Mehmet Âkif`i Çanakkale destanından ayrı düşünmek de mümkün değildir.

      Zira Çanakkale Zaferini Âkif`in Çanakkale şiirinden daha güzel anlatan bir şiir yoktur.

      Rivayete göre Çanakkale`den zafer haberini alır almaz secdeye kapanmış ve uzun zaman secdede kalıp göz yaşı dökerek böyle bir zafer ve manevi sarhoşluk içinde bu şiiri yazmış, belki de yazdırılmıştır. İlham da böyle bir şey!..

      Onun için her iki şiir de çok önemlidir.

       Gerek İstiklâl Marşı, gerek Çanakkale Zaferi ve şiiri ve gerekse vatan sevgisiyle ilgili söylenecek çok şey var. Ama zaten Âkif de özellikle vatan sevgisiyle ilgili her iki şiirinde gerekenleri en güzel şekilde dile  getirmiş. Ne kadar güzel söylemiş:

     "Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı!

       Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı."

           "Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda,

            Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ.

           Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ,

           Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ."

     O dehşetli zamanın duygularını yaşamak için O`nun Çanakkale şiirinden bazı bölümleri hatırlamakta fayda vardır:

      "Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;

       Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.

           Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,

           Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.

       Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;

       O ne müthiş tipidir: Savrulur enkazı beşer...

           Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak,el, ayak,

           Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak, sağnak.

       Top, tüfekten daha sık gülle, yağan mermiler...

       Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!

           Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından:

           Alınır kal`a mı göğsündeki kat kat iman?

      Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?

      Çünkü tesisi İlâhi o metin istihkâm.

           Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

           Gökten ecdat inerek öpse o pâk alnı değer.

      Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

      "Gömelim gel seni tarihe" desem sığmazsın.

          Hercümerc ettiğin edvara da yetmez o kitap...

          Seni ancak ebediyetler eder istiap.

      Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,

      Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

      Ruhları şâd olsun!...

Öğretmenlerin bütün okul ihtiyaçları karşılanıyor. Yandaki linki tıkla bilgi al. https://www.okulumda.com/

 




Ahmet Ünal Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ülkemizi...

Lütfi Banat İlkokulunda yürütülen proje bu yıl eTw...

Bahçelievler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğün`den Kül...

Öğrenci, öğretmen ve çalışanları, sokağa çıkma kıs...

Türkiye?nin En Büyük Deneme Sınav Platformu

ÇOCUKLARA YAZMAYI SEVDİREN DEFTER

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ ARZU KILIÇ: ÇOCUKLARDA TEKNO...