BAHRİ BÜKE (Bağcılar Cumhuriyet İlkokulu Müdür Yardımcısı)


Özel Eğitim


Bu yazımda sizlere özel eğitimile ilgili bilimsel bilgilerden bahsetmek istemiyorum.Çünkühergün bu yazıları okuyoruz.Yaşamış olduğum bir olayı paylaşmak istiyorum.

1999 Yılında Manisa il merkezine 132 km uzakta,kıraç tepelerin arasında özünden hiç bir şey kaybetmemiş  bir köyünde vekil öğretmenlik yapıyordum.17 tane öğrencim vardı. Herbiri okyanustaki su kadar temiz,gökyüzündeki yıldızlar kadar parlak,karda açan kardelenler kadar masumdu.

 Öğrencilerim kadar köy haklıda tam bir Anadolu insanı idi.Kahveye gitsem 40-50 yaşındaki amcalar, 70-75 yaşındaki dedeler bile ayağa kalkar yer gösterirdi.Tabi ki yaşım itibarı ile biraz utanarak  da  olsa otururdum. İçimde bir gurur, bir onurlanma geçmiyor değildi hani…

Halk,bekar olduğum için, kendi aralalarında sıraya koymuşlar, hergün sıra ile beni yemeğe çağırıyordu. Yine birgün, aynı zamanda öğrenciminde ailesi olan bir eve davet edildim. Eve gittiğimde her zamanki gibi evin en güzel yeri olan sobaya yakın yere beni buyur ettiler. Sofra kurulmaya başladı.Ortaya sofra konuldu.Köy hali evlerinde bulunan ikram edilebilecek en güzel yemekler vardı . Tam o sırada kapı açıldı, içeriye tahminimce 18-20 yaşlarında saçları dağınık, sakalarıseyrekten,uzamış, üzerinde  eski bir kazak ve rengi solmuş bir eşofman olan bir genç içeri girdi.Baba hemen müdahale etti.Çocuğu dışarıya çıkardılar. Merakla sordum kim olduğunu:

 Baba biraz mahçup ,biraz hüzünlü ‘’bizim oğlan, DELİ dir ,sizi rahatsız etmesin hocam’’ dedi.O anda ne diyeceğimi bilemedim.Bende ne yemek yiyecek iştah nede bir şeyler söyleyecek hal kaldı .Kısa bir sessizlikten sonra çocuğu çağırmalarını istedim.Yok olmaz dediler ama ben ısrar edince utanarak da olsa çağırdılar. Çocuk gülerek birazda çekinerek ellerini önünde bağlamış  yanıma geldi. Adını sordum yarım yamalak Abdullahım ben dedi.Abdullah a ‘’ Ben öğretmenim Abdullah bu günde sizin misafirinizim ,size yemeğe geldim ‘’dedim.Abdullah gülümseyerek ve ağzından birazda salyalar süzülerek gitti,sofranın kenarında duran büyükçe köy ekmeğini aldı,kenarından bölerek bana getirdi ve ‘’AL.AL..AL diyerek bana uzattı.Orada kalkıp Abdullah a sarıldım ne diyeceğimi bilmiyordum. hem kalbim hem gözlerim den yaşlar akmaya başladı .Baba da ağlamaya başladı.ekmeğialdım.Teşekkürettim. Abdullah sevinçten ve mutluluktan zıplaya zıplaya odadan çıktı,gitti……..

   Evet günümüzde ;

Evimize gittiğimizde bilgisayar yada televizyonun başından kalkma zahmetindebile bulunmayan çocuklarımız mı ?

Birtopluma girdiğinde nasıl konuşacağını ,nasıl oturacağını, nerde susacağını bilmeyen insanlar mı?

Saygıdan ,sevgiden,merhametten yoksul bizler mi?

Artık anesinin ,babasının ismiyle hitap eden  ve bunu bir kültür zaneden insanlar mı?

Akrabanın ,arkadaşlığın,paylaşımın ne olduğunu bilmeyen toplum mu?

 Sizce kim özel eğitime muhtaç ? bunlardan bi haber bir topluluk mu ,yoksa evine gelen bir misafirle bir parça ekmeği paylaşan,o gülen gözleriyle ikramda bulunan Abdullah mı?

Artık yorum sizlerin.Saygılarımla…