Günümüzün hızla değişen koşulları içerisinde çok çeşitlenen bilgiye ulaşma yollarını ortaya çıkarmış bu durum insanların günlük yaşamını hızlandırmış ve yoğun tüketici hale gelmesine neden olmuştur. Eskiden çoğu insanın elinde otobüste trende ya da vapurda gazete veya dergi olurken şimdilerde içinde birçok özelliği barındıran küçük cep telefonları cep bilgisayarları gençler arasında hızla yayılıyor. Gençler kitap okumayı maalesef zaman kaybı olarak görüyor. Kitaplar artık içeriğinden çok kalınlık ve incelikle ölçülüyor. Ayda bir kitap okuyabilen öğretmen veya üniversite öğrencisi çok okuduğunu söylemektedir. Hepimiz kitaplardan uyarlanan filmler görmüşüzdür ve ya bir dönem filmi… Hayatı veya gerçekleri bir kitaptan belgeleriyle okuyup öğrenmek yerine ben onun filmini izlemiştim ne gerek var filmi çekiliyormuş oradan bakarım diyen bir çok arkadaşımıza rastlamışızdır. Acı tarafı bir de bu izlediği filmi gerçek olarak kabul edip ona göre bir hayat veya geçmiş algısına sahip olunmasıdır. Peki ne yapılabilir? Neden bizim eğitim sistemimiz 1. sınıftan itibaren öğrencilerimize okuma alışkanlığı kazandırmıyor diye düşündük mü… Oysa müfredat içinde en fazla ders saati her zaman Türkçe’ ye ayrılır. Neden liseden mezun olan bir öğrencimiz enikonu Türk klasiklerini okumamıştır yazarları hakkında üç beş cümle kuramaz ama Amerikalı bir aktör ya da aktirisin, şarkıcının veya futbolcunun tüm şeceresini sayabilir… Bunca emek ve zamanı neden boşa harcıyoruz… Çünkü ile başlayan bir çok cümle kurulabilir beylik laflar edilebilir hepimiz de duymuşuzdur… Ancak herkes topu bir başkasına atar kendi dışında herkesi herşeyi sorumlu tutar… Böylece kendini temize çıkarır… Öyle olduğu için de biz hep aynı şeyleri kendimize tekrar eder dururuz… Bu gençler okumuyor, düşünmüyor, ülküsü ideali yok, çalışmıyor der topu taca atarız… Oysa okumak güzel şey…