Ercan KARA ( Pendik Ahmet Kutsi Tecer İlkokulu Müdürü)


OKUL MÜDÜRÜ NASIL YETİŞMELİDİR?


Günümüz Türk eğitim sisteminde paydaşların katkıları alınarak, kurumlar(okullar)  müdürleri tarafından yönetilir. Ancak müdürlerin performansını etkileyen bazı çevresel ve bürokrasi-kırtasiye faktörleri yönetimde zaman, güç, enerji ve motivasyon kaybına yol açabilmektedir. Yönetim şemasındaki yanlışlık nedeniyle sürekli değişken idari personel yapısı, departmanlarda uzmanlaşmanın sağlanmasına engel oluşturmaktadır. Kısacası yöneticiler kurumlarda memurlar olmadığı için bürokrasi prosüdürleri ile teknik bilgi ve beceri gerektiren matbuat işleri ile uğraşmaktadırlar.

Üniversitelerde öğretmen olarak yetişen ve idarecilikte ise ara eleman olarak çalışan ve yönetimsel açıdan mesleki doyuma ulaşamayan pek çok öğretmen-idareci bürokrasi yorgunluğu ve yılgınlığına sürüklenmektedir.

Okullarda idareci olarak göreve başlayan öğretmenler, bu kadroda ömür boyu müdür yardımcısı olarak kalmayı düşünmemektedirler. Göreve başladıktan bir süre sonra, kimisi bürokrasi - kırtasiye işleri bana göre değil diyerek görevinden ayrılarak öğretmenliğe geri dönmektedir. Böylece o güne kadar idarecilikte edindiği idari, bürokratik ve teknik kazanımları kullanılamaz hale düşmektedir. İdareciliğe devam edenler ise müdür yardımcısı kadrosunda kalıp bir an evvel müdür olmanın yolları aramaktadırlar. Bu mümkün olmuyorsa, ara eleman olarak matbuat işlerinde çalışan ve yönetimsel açıdan mesleki doyuma ulaşamayan pek çok idareci bürokrasi yorgunluğu ve yılgınlığına sürüklenmektedirler.

Büyük şehirlerdeki idareci atamalarındaki(sürekli yer değişikliği)  bürokraside uzmanlık ve teknik bilgi gerektiren işlerde sürekliliği ve devamlılığı engellemekte, disiplinler arası kopukluğa ve aksaklıklara yol açmakta ve göreve yeni başlayan her idarecinin öğrenme sürecinde iş ve zaman kaybına sebep olunmaktadır. Müdür yardımcıları sürekli kurum değişikliği yaparak arayış içerisine girmekte ve bürokraside kazandığı tecrübeleri en verimli şekilde kullanacakken başka görevlere atanmaktalar, atanamayanların ise motivasyonları düşmektedir.

İnsanoğlu, doğası gereği ara eleman olarak kalmak istememektedir. Ara eleman alarak çalışan müdür yardımcıları, mesleki doyumsuzluklarını zaman zaman gerginlikler çıkararak çatışma ortamında iş motivasyonunun düşmesine sebep olmaktadırlar. Çatışma ortamı, kurum ikliminin bozulmasıyla, başarıya olumsuz etki etmektedir.

Personel arasındaki kıskançlık duygusu zaman zaman astların üstlerini hataya düşürerek egolarını tatmin etme yoluna sokmaktadır. Kurumun üst yöneticisini yıpratarak, entrikalar kurarak ve hataya sürükleyerek iç çatışma ortamı yaratılabilmektedir. Böylece şahsi menfaatler ve mevki makam uğruna okul gelişimine zarar verilebilmektedir. Bu itiş kakışlar dikkate alındığında mevcut idari şema bugünkü haliyle yönetimde ahenk içinde bulunmaya çok uygun değildir.  Ve yönetim açısından informal insiyatiflerin alınması zorlaşmaktadır.

O halde çözüm nedir?

Türk eğitim sisteminde öğretmenlikten müdürlüğe sınavlı veya sınavsız, doğrudan atamaların yapıldığı dönemler olmuştur.

Mevcut yönetim şemasında okullarda genellikle memur olmadığından çoğu bürokratik işi idareciler yüklenmektedir. Matbuat işlerini yapacak teknik donanıma sahip memur kadrosu olması halinde aynı işleri yapacak öğretmenlik yüksek tahsilini almış müdür yardımcısına gerek kalmayacaktır.

Bu durumda kurumda müdür yardımcısı olmazsa yerine kim bakacak? Sorusu karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde kaymakamlar dahi izne çıktığında uygun gördüğü daire amirine vekâlet verebildiğine göre, müdür de izne ayrıldığı zaman liyakatını uygun bulduğu bir öğretmene vekâlet bırakabilir. Zira bürokratik, kırtasiye, matbuat işlerini yapan uzmanlaşmış memurlar varsa rutin işlerde aksayan bir durum ortaya çıkmaz. Çünkü bir kurumun gelişim planı, stratejik kararları önceden bellidir müdürü izinde iken kararlaştırılmaz.

Yapılması gereken, okulların büyüklüğüne göre okul eğitim bölgesinde ikamet eden yeterliliği uygun kişilerden memur ve şef kadroları oluşturmaktır. Uzun süre aynı işleri yapacak olan memurlarla bürokraside ve kırtasiye işlerinde, bilgi teknolojisinde, teknik işlerde uzmanlaşmayı ve iş akışını sağlayarak, kurum kültürünü oluşturarak bürokratik hantallığı önlemektir.

Ancak karşımıza müdür yardımcılığı yapmadan müdürlük yapılabilir mi? Ne kadar uygun olur? Sorularının cevaplanması gerekmektedir.

Okul müdürü nasıl yetişecektir? Eğitimde müdürlük: Bilgi, birikim ve tecrübe ve pedagojik formasyon gerektiren bir uzmanlık alanıdır.

Öğretmenlikte belirli bir süre hizmeti olanların sınavdan geçirildikten sonra başarılı olanları, tecrübeli okul müdürü yanında bir yıl stajyer müdür olarak çalıştırıldıktan sonra, ilgili müdürün de olumlu görüşü alındıktan sonra atamasının yapılarak göreve başlatılması bir seçenek olarak değerlendirilmelidir.

Bir müdür adayı stajyerliği boyunca rehber müdürü odasında bulunmalı ve rehber müdürünün tüm görüşmelerine, toplantılarına gözlemci olarak katılmalı, karar alma süreçlerinde, kriz yönetimlerinde bulunarak yetişmelidir. Böylece bir kurumda oluşabilecek dengeleri fark etmesi sağlanmalı, hakkı gözetip, hukuku koruyup, adaletin sağlanması süreçlerinde meydana gelebilecek değişkenlere, verilere sahip olma imkanı müdür olmadan önce mutlaka sağlanmalıdır. Stajyer müdürlük sürecini yaşamadan atanan bir müdür, yöneticilik yaptığı kurumda bir iki yıl deneme ve tecrübe edinerek okulu yönetmeye çalışmaktadır. Oysa tecrübeli müdürlerin yananda geçirilecek bir yıllık stajyerlik dönemi, hem kişisel gelişim ve araştırma için zaman kazandıracak, hem de hazır tecrübeleri gözlemleyip tahlil ve münakaşa etmeye fırsat verecektir. Böylece öğrencilerin kobay olarak kullanılmasının önüne geçilecektir.

Tecrübeli bir okul müdürünün yanında stajyerliğini tamamlayan müdür adayı, atandığı okulda hesap - kitap işleriyle, çizelge hazırlamayla, liste yapmayla, matbuatla uğraşmak zorunda kalmamalıdır. Bu işleri yapacak memur kadroları mutlaka olmalıdır. Müdür karar alma süreçleriyle ve diğer yönetim işleriyle okul gelişimine liderlik etmelidir.

Müdür görev yaptığı kurumda bürokrasi ve kırtasiye engelleriyle değil, misyon, vizyon ve stratejik amaç ve hedefler ve projeler üzerinde yoğunlaşmalıdır.