HASAN BASRİ YAZICI (Tekirdağ İl Milli Eğitim Şube Müdürü)


Gülümsemenin Büyük Gücü


Gülmek hayatın kalitesini artırır.      

 

Gülümsemek, mutluluğun ve iyi niyetin bir belirtisidir. Etkili bir gülümseme, insanın kendine güvenini artırırken, karşısındakini de rahatlatır.

 

Gülmek içinizden gelmiyorsa, kendinizi gülümsemeye zorlayın. Mutluymuşsunuz gibi davranın, İnsanları yargılayarak suçlayacağınıza onları övün, takdir edin ve destekleyin. Onlara kendi beklentilerinize, isteklerinize göre değil, onların bakış açısından bakmaya çalışın. Onlara kendilerinden bahsetme imkânı verirseniz, size daha çok değer verecekler.

 

Her şeyi ciddiye alanlar, işi bastan kaybediyor. Gülmek, gülümsemek ve esprili olmak insanı güçlü, sağlıklı ve mutlu yapıyor. Bir kahkahanın bir pirzolaya bedel olduğu sözü doğrudur. Gülmek, gülümsemek, sizin sağlıklı, mutlu olmanızı ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Gülümsemenin insanı mutlu yaptığı bilimsel olarak tespit edilmiştir. Gülmenin, doya doya gülmenin insanın morali üzerinde büyük etkisi vardır. Yapılan araştırmalara göre, gülen insanın beyninde seratonin hormonu salgılanır. Beden rahatlar ve insan kendini iyi hissetmeye başlar. O halde, mutlu bir hayat için gülümseyin. Fırsat buldukça komedi filmleri ve komedi oyunları izler güleriz, Nasrettin Hoca fıkralarına güleriz. “Gülmek, gülerek yaşamak yaşamı daha kaliteli hale getirir. Gülmek, insanları sevmek için gereklidir. Yürekten gülen, insanları ve tüm evreni sevmeye hazır demektir” (Dökmen, s.23). Gülmeyi bilmeyen kimse, başkalarını nasıl güldürür? Gülmek insana huzur verir, kalbin sevgiyle çalışmasını, insanın yaşama sevincini artırır ve çevresiyle iyi iletişim kurmasını sağlar. Gülümsemek, insanın mutluluğunun habercisidir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed, bir hadisinde, gülmenin sadaka olduğunu belirtir. İnsanın gülmek, gülümsemek suretiyle de insanlara bir şeyler verilebileceğine işaret ediyor.

 

Rahmetli babam, çocukluğumda, babasından bahsederken, “Babamın yüzüme güldüğünü pek nadir hatırlarım” dediğini dün gibi hatırlarım. Dedem, yüzü pek gülmeyen sert bir insandı. Sevgili dedemin iki kardeşi Çanakkale savaşlarında şehit olmuştu. Kendisi de Kafkaslarda 7 yıl Ruslarla savaşmış ve yaralı olarak Ruslara esir düşmüştü. Oradan bir fırsatını bulup kaçabilmenin talihi ile onun soyundan gelen neslimizi, Allah'ın inayetiyle, yaşatma şansını elde etmiş oldu. Evet, Kurtuluş Savaşı yılları, yoksulluk ve acılarla ilmik ilmik örülmüş bir hayat! Büyük kahramanın, acıyla yoğrulmuş yüreğinin sertliği, yüzüne de yansımış, derin izler bırakmıştı. Yılların verdiği acı ve yorgunluk izleri yüreğinde yaralar açmışken nasıl tebessüm eder, nasıl gülebilirdi? Kurtuluş Savaşı destanımızı yazan, şanlı tarihimizin büyük komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman milletimiz; yedi düvelle, yoksulluk içinde, büyük zorluklarla, ama sefaletle mücadele etti. O nesil gazi oldu, şehit oldu, bir milletin yaşaması, Türk bayrağının özgürce dalgalanması için canını verdi.

 

Balkan savaşları ve Kurtuluş savaşının acılarıyla yoğrulmuş kuşaklar gülmeyi hiç tadamadı, hiç gülemediler. Bu yüzden bizim toplumumuzda gülmek ayıp karşılanmış. Böyle bir iklimde büyütüldük. Büyüklerimizin gülmek, kahkaha atmak gibi alışkanlıkları olmadı. Ama böyle gelmiş, böyle de gitmez. Günümüz insanının gülmesi için her şey var, sadece gülmeyi öğrenmesi, onu hayatın bir hazzı, bir yaşam tarzı olarak görmesi lazım. Nasrettin Hoca gibi güldüren ve güldürürken de düşündüren dev bir mizah üstadımız var. Gülmek, mutluluk demektir. Gülmeyi öğrenmeli ve gülebilmeliyiz. Bir atasözümüz, “Gülmeyi bilmeyen, asla dükkân açmasın” diye, gülmenin ticaret hayatındaki büyük gücüne işaret ediyor.

 

Gülmek, herkesin kolayca yapacağı basit bir davranıştır ancak gücünün çok fazla olduğu bir gerçektir. Gülünce beyin mutluluk hormonu endofrin salgılıyor. Bu sırada vücudun rahatlamasıyla birlikte, bağışıklık sistemi de kuvvetleniyor. İnsanın kendisini iyi hissetmesini sağlıyor, beden sağlığı üzerinde çok olumlu etkiler yapıyor. İçinizden geldiğince gülmeniz, ruhunuzun derinliklerindeki enerjinin ortaya çıkmasına yol açar. Hastalığın kapınızı çalmasını engelliyor ve mevcut hastalığın da iyileşmesini hızlandırıyor. Gülmek ilaç gibi etkili...

 

Sabah işine giden insanların yüzlerine iyice bakın, asık suratlı ve sinirli olduklarını göreceksiniz. Siz onlardan farklı olmaya çalışın, gülümseyen bir ifadeyle mutlu görünerek işinize gidin. Tanıdıklarınıza merhaba deyin, selam verin, espriler yapın ve herkese değer verin. Verdiğiniz değer kendinize dönecek olan bir yatırımdır. Gülümseyerek kendinizi daha rahat ve mutlu hissedersiniz. Aynı duygularla aile fertlerine de davranın, gününüzün mutlu geçtiğine şahit olacaksınız. Emerson: “Bütün gün ne düşünürsek, onu yaşarız” diyor. Anonim bir atasözü ise şöyle der: “İki adam hapishane parmaklıklarından bakıyor; biri çamuru görüyor, diğeri masmavi gökyüzünü...” (Alkan, s.35). Gülümserken, öyle yürekten davranın ki insanlara dost olduğunuzu hissettirin. Yüzünüzdeki tebessüm, sırtınızda taşıdıklarınızdan daha değerlidir. 

 

Yaşadığı anın tadını çıkaramayan, şimdiyi reddeden bir toplumda yaşıyoruz. Bugünden uzaklaşıyor, geleceğe sığınıyoruz. “Geleceğimiz için bugünü reddetmeye zorlanıyoruz. Bu anlayışla büyütüldük, anneler çocukları için saçlarını süpürge eder, çocuklarının geleceğinin hayalleriyle kendi hayatlarını yaşayamazlar. Bu anlayışın mantıksal sonucu, yalnız şimdinin zevkinden kaçmak değil, mutluluğu da hep geleceğe ertelemektir. Gelecek gelir, şimdi olur ve yine gelecek için hazırlanırız. Mutluluk yarına kalır, ona hiç ulaşamayız (Dyer, s. 34). Mesela çok sevdiği bir yemeği yemekte olan bir kimse, bu günü yaşarken aklı başka bir olaya takılıp kalırsa, şimdiki anın zevki elinden uçup gider. Bugünün hazzına kendilerini vererek, şimdiyi elinden kaçırmadan, bugünün mutluluğu insana doyurucu ve coşkulu bir hayat sağlayacaktır. Mutlu olmaya kararlı olmak, her türlü olumsuz düşünceyi zihinden uzaklaştırabilmek, bir yönüyle de mutlu olmayı öğrenmek demektir.

 

Gülmek en iyi ilaçtır. Hiçbir maliyeti yoktur. Beden sağlığımız üzerinde olumlu etkisi vardır. Gülümsemek bir an sürer, ancak hatırası ebediyen devam eder. Parayla satın alınacak bir maliyeti de yoktur. İnsanın keyif ve mutluluğuna etkilerinin olduğu ve başarıyı artıran bir güç olduğu biliniyor, ama neden gülmeyi bilmiyor, gülmeyi beceremiyoruz? Her zaman gülümsersek, dudaklarımızdan tebessüm eksik olmazsa ne kaybederiz? Her derde deva olan gülmenin, yapılan araştırmalara göre, sağlığımız üzerinde olumlu etkisinin olduğu belirtiliyor. Bağışıklık sistemine iyi gelen gülmenin, acılara dayanıklılığı artırdığı biliniyor. Biliniyor da neden gülemiyoruz? Şimdi biraz gülümsemeniz için bir hatıra anlatmak istiyorum:

 

Hayata gülümseyin, gözleriniz, yüreğiniz gülsün, bakışlarınız hayat dolu olsun ve gözlerinizin içi gülsün. Açan her çiçek, sevgilinin elinde bir çiçek olsun. Yüreğiniz bütün güzelliklere kapılarını ardına kadar açsın. Pencerenizi sabah güneşinin ziyaretine açık bırakın. Bakışlarınız rüzgârın perde ile raksını seyretsin. Bu küçük mutluluklarla hayata gülümseyin ve gününüz iyi başlasın. Umutlarınız hiç eksilmesin sabahlarınızdan. İyi ki varsınız, ama sizden başka bir siz yoktur bu dünyada. Lütfen! Gülümseme eksik olmasın gül yüzünüzden. Bakışlarınız pırıl pırıl olsun ve daima göz pınarınız biraz nemli kalsın, olmaz mı?

 

Hayat size gülümsemese de siz hayata gülümseyin. Bir daha gülümseyin, bir daha, bir daha… Umutlarınız hiç eksilmesin sabahlarınızdan. İyi ki varsınız ama sizden başka bir siz yok bu dünyada. Bulutlar gölgeniz olsun, gül yüzünüz hep gülsün. Hayatınızın akan pınarlar kadar berrak olmasını ve her şeyin en harikasını sizler için diliyorum dostlarım.

 

Hayat size gülümsemese de siz hayata gülümseyin. Bir daha gülümseyin, bir daha, bir daha… Umutlarınız hiç eksilmesin sabahlarınızdan. İyi ki varsınız ama sizden başka bir siz yok bu dünyada. Bulutlar gölgeniz olsun, gül yüzünüz hep gülsün. Hayatınızın akan pınarlar kadar berrak olmasını ve her şeyin en harikasını sizler için diliyorum dostlarım.

 

Kaynak:

Alkan, Selçuk,Başarı ve Mutluluk Yolunda Dönüm Noktası, Akis Kitap, İstanbul, 2006.

Dökmen, Üstün,Küçük Şeyler 2, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2007.

Dyer, Wayne W.,Hatalı Alanlarınız, Çev: T. Nizamettin Bilgiç, Arion Yayınevi, İstanbul, 1995.