Ömer Baltaş (Aydın Uçkan İlkokulu Müdür Yardımcısı)

Tarih: 07.02.2015 15:49

OKUMA ÜZERİNE BİRKAÇ DERKENAR-1

Facebook Twitter Linked-in

“Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak Suresi-1)

        

 Okumuyoruz, okumuyoruz, okumuyoruz diye hep yakınıp duruyoruz. İstatistikler yayınlıyor, diğer ülkelerle okuma oranımızı kıyaslıyoruz. Sitem ediyor, okuma oranını arttırmak için reçeteler sunuyoruz. Bunları tekrar etmeye lüzum yok. Ben okumanın farklı boyutlarına değinmek istiyorum. Okuyanlar ne okuyor, nasıl okuyor, neden okuyor?

Okuyun da ne bulursanız okuyun mu diyelim? Okumanın niceliğine mi niteliğine mi önem verelim?

Okumayanlara söyleyecek bir sözüm yok. Okuyanlaradır sözüm, sitemim. Yukarıdaki soruları hiç sorduk mu kendimize? Okumamızda amaç ne, hiç düşündük mü?

Dost sohbetlerinde farklı olduğumuzu, kültürlü olduğumuzu ispatlama gayesiyle mi okuyoruz? Hasmımıza galip gelmek adına mı deviriyoruz kitapları? Hayatımıza yön vermeyen, davranışlarımızı değiştirmeyen kitaplar mı yükleniyoruz sırtımıza? Teorik ve afakî tartışmalarda entelektüel kimliğimizi göstermek için mi? Hava atmak, caka satmak için mi, yoksa hakikati arama saikıyla mı okuyoruz? Okumak bizim için boş zamanımızı doldurma kabilinden bir eylem mi?

“Faydasız ilimden Allah’a sığırım!”[1]

"Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır."[2] Diyen Hz. Peygamber gibi dua ettik mi okumadan önce?

Belleğimize her türden bilgiyi almak bizi malumat sahibi kılabilir. Fakat adalet, vicdan, merhamet, ahlak sahibi kılmak için çok okumak yeterli midir sizce? Tarihin zalimleri de kitap okumuyorlar mıydı? Yüz binlerce insanın ölümüne sebebiyet veren silahları üreten bilim adamları, uzmanlar, teknisyenler ve mühendislere ne demeli? 

Her yönüyle bir kirlilik çağıdır yaşadığımız. Ses, ışık, çevre kirliliği ve bunlardan daha kötüsü bilgi kirliliği. İnsanda üç kap olduğunu söyler arifler. Bunlar; mide, kalp ve akıl kabı. Modern hayat bu üç kabı olabildiğince doldurmayı salık verir bize. Reklamlar, şirketler, firmalar hep bunun için çalışır. Obezite, mide kabının gelişigüzel doldurulmasının neticesidir. Merhametsizlik ve adaletsizlik ise kalp kabının (mal-makam-dünya sevgisi vd) zararlı şeylerle doldurulmasının ürünüdür. Bilgiçlik taslamak, malumatfuruşluk, kibir, enaniyet faydasız bilgiden sadır olan manevi hastalıkların belli başlılarıdır.

Evet dostlar. Okuyalım ve okutalım. Ama lütfen bunları yaparken seçici olalım.

Gelecek yazımızda “içerik açısından ne tür kitaplar okumalıyız?” sorusu üzerinde duracağız.

 

 


[1](Tirmizî, Daavât, 68)

[2](Tirmizî, Daavât, 128)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —