İLYAS TEKİN (Arştırmacı-Eğitimci - Yazar)


EĞİTİM VE ÖĞRETMEN


 Kurban Bayramından hemen sonra 19 Eylülde eğitim - öğretim başladı. Hayırlı - uğurlu olsun. Başarılar dilerim.
Zaman çabuk geçiyor. Neredeyse birinci dönemin yarısı oldu.
Tabii okullar öğrenci ve öğretmenlerle güzel. Yoksa öğrenci ve öğretmen olmadıktan sonra  ne kadar güzel de olsa kuru bina bir işe yaramaz.
Umarım öğretmenler de öğrenciler de birbirlerini ve arkadaşlarını özlemişlerdi.
Vatanını ve milletini seven, kendisi için sevdiğini başkaları için seven; kendisi için sevmediğini başkalarına yapmayan ve söylemeyen, vicdan sahibi, dürüst, iyi  insan ve iyi vatandaş yetiştirmek... Buna çok ihtiyacımız var.
Eğitim her şeyin başıdır. Her şeyin düzelmesi buna bağlıdır. Yol eğitimden geçer. 
 Hiç bir anne - baba evladına iyi bir eğitimden daha güzel bir miras bırakamaz...
Eğitimin üç ana unsuru vardır: Öğretmen, öğrenci ve ortam.
Ortam okullar ve diğer fiziki yapılardır. Elbette ki laboratuvar, kütüphane, konferans ve spor salonları, okul bahçeleri vs. önemlidir. Ama öğretmen daha önemlidir.
Ne kadar modern binalar yapsanız, teknoloji ile donatsanız, öğretmen olmadan olmaz...
İyi okul dendiği zaman binadan çok eğitim kadrosunun başarısı akla gelir.
Eğitim ne kadar önemliyse öğretmen de o kadar önemlidir. Eğitimde kaliteyi artırmak için kaliteli öğretmen yetiştirmek gerekir. 
Tıpkı 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu?nda isabetle belirtildiği gibi kendisinde bulunması gereken şu üç özelliğe sahip öğretmen:
Genel kültür, özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon.  
Her insanın hayatında mutlaka öğretmenlerin derin izleri vardır. Özellikle ilk ve orta okulda öğrencinin gözünde öğretmen her şeydir. Kendi anne - babası öğretmen olsa bile okuldaki öğretmenin dediği onun için daha önemlidir. 
Elbetteki öğretmenin diğer meslek gruplarından farklı tarafları olacaktır ve olmalıdır. Öğretmenin para sıkıntısı olmamalıdır. Çünkü morali yerinde olursa daha verimli ve faydalı olur.
Önemsiz mi? En kıymetli varlıklarımız olan yavrularımızı teslim ediyoruz. Şüphesiz ki öğretmenin de bu şuura ve sorumluluğa sahip olması lazım...
Öğrenci merkezdedir. Okullar da, öğretmenler de onlar için vardır. Öğrenci yoksa bunlara da ihtiyaç yoktur. Eğitimde her şey çocuklar, öğrenciler içindir.
Çocuklar evin neşesi - süsü olduğu gibi; okulun, mahallenin, sokağın, dünyanın  neşesi - süsüdür. Onlar adeta sevilmek için yaratılmışlardır.
Eğitimin temeli sevgidir. Öğretmenlik sevgi mesleğidir.
Bütün tecrübeler gösteriyor ki, öğrenci öğretmeni severse dersini sever, dersi severse daha çok çalışır, daha çok çalışırsa başarılı olur. Bu işin anahtarı - sırrı sevgidir.
Bu sevgi bağının kurulabilmesi için öğretmene çok iş düşüyor. 
Merak etmeyin, öğrencinin gözünden hiç bir şey kaçmaz, sizin  bakışınızdan sevip sevmediğinizi anlar.
Her insanın onuru ve gururu vardır.  Öğrencinin de!.. Unutulmamalıdır ki  öğrencinin onuru ve gururu öğretmeninkinden daha az değildir.
Bir insana başkalarının yanında laf söylemek ne kadar incitici ise, arkadaşlarının yanında öğrencinin onur ve gururunu rencide etmek de en az o kadar,  hatta daha fazla inciticidir. Böyle bir hata, hayatı boyunca onda unutamayacağı çok derin izler bırakır...
Özellikle liselerde kavgaların çoğu bu yüzdendir. Öğretmen sınıfta azarlamıştır, öğrenci özellikle kız arkadaşlarının yanında rencide edilmiştir ve başkaları gülmüştür, ?vay sen niye güldün? vs. Sonra kavga...
Hatası varsa tatlı dil, güler yüzle uyarılabilir, veya yalnız başına farklı şeyler de söylenebilir. Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Önemli olan kalp kırmak değil, sonuç almaktır. Bunu da en iyi yapacak olan öğretmendir.
Öğrencinin başarısı, aynı zamanda öğretmenin de başarısıdır. Sorumluluktan kaçmak ve bütün kusuru öğrencilere yüklemek yok. Gerçek öğretmen hiç bir öğrencisini kendi çocuklarından ayıramaz. 
Şüphesiz ki iyi öğrenci için velilerin de eğitilmesi gerekir.. Çünkü eğitim ailede başlar. Velilere çocuklara nasıl davranması gerektiğini anlatmak lazım. Problemli ailelerde yetişen çocuklar da problemli olur. Durup dururken hiç şey yoktan yere olmaz, mutlaka bir sebebi vardır... Bunların temeline inerek nedenlerini araştırıp çözecek kişi öğretmendir. Öğretmenlik sadece ders anlatıp not vermekle bitmez...
Öğretmenler günü pek çok ülkede 1994 yılından itibaren UNESCO tavsiyesiyle 5 Ekim; 12 Arap ülkesinde ise 28 Şubat ve ülkemizde ise 1981 yılından itibaren 24 Kasımda kutlanmaktadır.
24 Kasım 1928 Atatürk?ün Millet Mektepleri Baş Öğretmenliğini kabul ettiği gündür. 
       Üzerimizde anne - babamız kadar hakkı olan fedakar ve cefakar öğretmenlerimizin öğretmenler günü kutlu olsun. Ebediyete intikal edenlere rahmet; sağ olanlara sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı nice yıllar dilerim...